Dünyadan çeşitli Efsane Tatlılar’ dan örnekler sunup da kendi ev baklavamızdan söz etmemek olmaz.
Günümüzdeki klasik baklava bu gösterişli ve incelikli şeklini Osmanlı döneminde almıştır. Baklava ile ilgili en eski Osmanlı kaydı, Fatih dönemine ait Topkapı Sarayı mutfak defterlerindedir. Bu kayda göre, hicrî 878 yılı (1473) şaban ayında Saray’da baklava pişirilmiştir. 17. yüzyılın ortalarında, İstanbul’ dan çok uzakta, Bitlis Beyi’nin konağına konuk olan Evliya Çelebi, baklava yediğini yazar. Sultan 3. Ahmed’ in dört oğluna 1720 yılında yapılan görkemli sünnet düğününü anlatan Vehbi’ nin “Surnâme”sinde, bütün konuklara baklava ikram edildiği yazılıdır.
Bunlar gibi kayıtlardan, Osmanlı İmparatorluğu’ nun hemen her yöresinde bilinen baklavanın, daha çok Saray’da, konaklarda, ziyafetlerde, şenliklerde tüketildiği anlaşılıyor. Zor beğenen servet ve mevki sahiplerini hoşnut etme çabasının, baklavayı basit bir hamur işi olmaktan çıkarıp ustalık gerektiren incelikli bir mutfak ürünü haline getirdiği söylenebilir. Saray’ da ve konaklarda, baklava yapımında usta olan aşçıların tercih edildiği ve baklava yufkasının çok ince açılmış olmasına önem verildiği biliniyor. İşe alınacak aşçıya, sınama olarak, pilavın yanı sıra baklava da yaptırılırmış. Aşçının usta olanı, hamuru kesişinden anlaşılırmış. Kesilen pazılar açıldığında, hem çok ince hem de tepsinin içini tam kaplayacak boyutlarda olursa, aşçının ustalığı kabul edilirmiş.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.